25 Ocak 2016 Pazartesi

Gülümsemeye dair şaşırtıcı gerçekler: Hangi gülümseme ne anlama geliyor?

25 Ocak 2016 Pazartesi

Vücut dili kullanımının en belirgin özelliklerinden olan gülümsemenin farklı çeşitleri, altında farklı anlamlar barındırıyor. Tıpkı hissederek gülümsemenin ve mutlu olmadığımız halde gülümsemenin karşımızdaki kişiler tarafından hissedilebiliyor olması gibi, nasıl güldüğümüzün de karşımızdaki kişiler tarafından algılanış biçimi farklılıklar gösterebiliyor.

Dudakları kapatarak gülümsemek

Dudaklar kapalı şekilde gülümsemek, gülümsemenin en yaygın olarak kullanılan çeşitlerinden biri. Kolay yapılabiliyor olması, gülümsemek istemediğimiz ancak gülümsememiz gereken durumlarda karşı tarafa kibar ve nazik bir tepki vermeyi daha kolay hale getiriyor. Dudaklar kapalı olarak gülümsemek, çoğunlukla samimi algılanmayan bir gülümseme biçimi. Gerçekten hissederek gülümseyen kişilerden dişlerini göstererek gülümsemelerini bekliyoruz. Her ne kadar orta dereceli bir samimiyet belirtisi olarak algılansa da, karşımızdaki kişinin gülümserken dişlerinin beyazlığına güvenmiyor oluşunun ya da dişlerindeki problemleri gizlemek isteyişinin de dudaklarını sıkı şekilde kapatarak gülümsemeyi tercih etmesinin sebebi olduğunu da aklımızın bir köşesinde bulundurmakta fayda var.

Kendini beğenmiş gülümseme

Kendini beğenmiş ve odağın kendisinde olmasını isteyen insanların çoklukla kullandığı bu gülümseme çeşidinde, dudaklar genelde kapalı ve gülümseme sağa ya da sola çekilmiş olarak bulunuyor. Zaman zaman dudakların aralık olduğu ya da üst dudağın biraz daha kalkık tutulduğu durumlarda da gözlenebiliyor. Dudaklarla birlikte kaşlarda da bir tarafı kaldırmak gülümsemeyi tamamlayıcı olarak kullanılabiliyor.

Kendini beğenmiş şekilde gülümseyen insanların bir çoğu bulunduğu ortamda lider konumunda olmak isteyen ve odak noktası olmak isteyen kişiler. Kalabalık bir ortamda iletişim kurduğunuz kişilere bir süreliğine bu şekilde gülümsemeye devam ettiğinizde sizinle konuşurken çok daha dikkatli ve gergin olduklarını hissedebilirsiniz.

Yarım gülümseme

Kendini beğenmiş gülümsemeye oldukça benzeyen bu gülümseme türü, asimetrik bir görüntü yarattığı ve tam olarak ne yaptığınızın anlaşılmaması nedeniyle en karmaşık ve en farklı tepkiler alabileceğiniz gülümseme çeşidi. Kendine güven, utanma, ilgi, kızgınlık, dominantlık gibi birbirinden çok farklı duyguları yansıtabiliyor.

Ağız açık gülümseme

Ağız açık olarak gülümseme, dişlerin tamamının gösterildiği gülümseme çeşidinden farklı olarak, kahkaha atarken çekilmiş bir fotoğraf görüntüsünü andırır. Bu gülümseme de, şaşırtıcı şekilde çoğunlukla yapay ve samimiyetsiz bir imaj yansıtır. Her ne kadar yapay olsa da, bu şekilde gülümseyen kişiler çoğunlukla umursamaz, ben merkezci ve eğlenceli kişiler olarak tanımlanır. Özellikle fotoğraflarda fotojenik görünmenin en kolay yollarından biri, tüm dişleri göstermek ve ağzınızı olabildiğince açmak. Tabii ki öğle yemeğinde dişinizde maydanoz kalmadığından ve dişlerinizin yeterince beyaz olduğundan emin olduktan sonra:)

Bu içerik http://www.uplifers.com/ tarafından hazırlanmıştır. 

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Devamını Oku »

Farmasi Biten Ürünlerim ve Yorumlarım

Farmasi bloggerlar sayesinde Türkiye'de de popüler olmaya başladıktan sonra ben de pek çok ürününü kullanma fırsatı buldum. Bazı ürünleri çok sevdim bazılarını ise ortalama bir performansta buldum ancak beğenmediğim hiçbir ürünü olmadı bugüne kadar. Biten ürünlerle ilgili yazıları okumayı çok seviyorum ama yazması o kadar kolay değil. Özellikle de benim gibi üşenip ürünleri biriktirip uzun aralıklarla yazıyorsanız, ürünü hatırlamakta zorlanıyorsunuz. Ayrıca bir sürü ürün biriktiği için de yazmaya daha çok üşenir oluyorsunuz. Bu nedenle biten ürünleri biriktirmeden aylık olarak yazmaya çalışacağım bundan sonra. Ancak elimde biriken ürünlerden Farmasi ürünleri çoğunlukta olunca biten Farmasi ürünlerimi bir yazıda paylaşmak istedim. Ürünlere şimdi beraber bakalım.

farmasi sampuan krem


Farmasi Yumurta Proteinli Şampuan ve Saç Maskesi: Aslında severek kullandığım bir ürün bu ikili. Bu bitirdiğim 3. set olmasına rağmen nedense son kullanımımda biraz soğudum bu ürünlerden. Saçları yumuşatması, nemlendirmesi ve yaptığı bakımı çok seviyorum. Yumurta proteini olmasına rağmen oldukça hoş bir kokusu var. Soğumamın nedeni ise sanki saç boyamın daha hızlı akmasını sağlıyor gibi geldi. Yine de temiz içeriği ve sevdiğim etkileri nedeniyle bir süre sonra boyam daha oturduğunda tekrar kullanacağım bir şampuan ve maskesi ikilisi. 

Farmasi Sarımsaklı Şampuan ve Saç Maskesi: Aynı seriden sarımsaklı olanını denemek istememin nedeni ise tabii ki saç dökülmesi. Yumurta proteinli olanın kokusunu sevince ve de bu üründe hoş kokulu yazdığı için tereddüt etmeden aldım. Ama bu serinin kokusundan hiç hoşlanmadım. Sarımsak gibi kokmuyor ama özellikle maskesinde daha yoğun olmak üzere hafif acımsı bir koku mevcut. Etkisine gelecek olursak kötü değil ama beni de benden almadı. Çok farklı kesinlikle almalıyım dediğim bir etkisini göremedim. Bu nedenle tekrar alacağımı düşünmüyorum.

Farmasi Gül Suyu: Özellikle sevdiğim ürünlerinden birisi Farmasi'nin. Gül suyunun doğalını kullanmak lazım. Ben tonik olarak gül suyu kullanmayı seviyorum. Cildimi sıkılaştırdığını düşünüyorum. Severek kullandığım için de Farmasi gül suyunu tekrar alacağım.

Farmasi El ve Ayak Peeling Tuzu: Yine bayılarak kullandığım, tekrar tekrar almayı istediğim bir ürün. Kuru olarak cildinize peeling yaptığınız elinize ve ayaklarınıza harika bir yumuşaklık kazandıran bir ürün. Manikür rutininizi evinizde yapıyorsanız kesinlikle elinizin altında olması gereken bir ürün olduğunu düşünüyorum. Fiyatı indirimsiz olarak 40 TL. Ancak şu an indirimli olarak 19 TL'ye alabiliyorsunuz. Belki biraz pahalı olduğunu düşünebilirsiniz ama inanın değecek bir ürün. 

Farmasi Aynı Sefa Yağı İçeren Yüz Kremi ve El Kremi: Aynı sefa yağı kuru ve yıpranmış ciltler için birebir bir ürün. Yüz kremine bayılarak kullandım. Özellikle kış soğuklarında daha da kuruyan yüzüme ilaç gibi geldi. Onarıcı yapısı sayesinde cildimdeki kızarıklık sorununu da epey azalttı. Hatta kremi bitirdikten sonra ikinciye geçmeden elimde yarım olarak kalan başka bir kremi bitireyim dedim ve kızarıklıklar tekrar geldi. 2 tane daha stoğum var elimde bu kremden. Kesinlikle vazgeçemeyeceğim bir ürün diyebilirim. Benim için tek eksisi anti-aging bir ürün olmaması. Malum artık 32 yaşımdayım. Aynı sefa yağı içeren el kremi de benzer özelliklerde severek kullandığım bir ürün oldu. Soğuktan kuruyan, çatlayan ellerim çok sevdi.

Farmasi Relax Duş Jeli: Ortalama performansı ile tekrar almaya can atmadığım bir ürün oldu. Aslında duş jellerinden fazla bir beklentim yok. İyi köpürsün ve kullanım sırasında koku duyuma hitap etsin yeter benim için. Bu duş jeli bana göre fazla erkeksi kokuyor. Verdiği temizlik hissi ve köpürmesi iyi olsa da kokusu nedeniyle tekrar almayı tercih etmeyeceğim bir ürün. 

Oldukça uzun bir yazı oldu sanırım. Biten ürünlerle ilgili yazıları bu yüzden de çok seviyor ve zevkle okuyorum. Benim Farmasi markasına ait kullanıp bitirdiğim ürünlerle ilgili yorumlarımı anlattığım bu yazımı hala okuyorsanız size teşekkür ederim. Bu ürünlerden bazıları için daha detaylı blog yazısı yazmıştım önceden. Eğer onları da okumak isterseniz isminin üzerine tıklayarak okuyabilirsiniz. Sizlerden bu ürünleri deneyen varsa fikirlerinizi yorum olarak yazarsanız çok sevinirim. 
Devamını Oku »

21 Ocak 2016 Perşembe

Goji Berry Üzümü Nedir ve Faydaları Nelerdir?

21 Ocak 2016 Perşembe
Son zamanlarda hayatımıza bir goji berry üzümü girdi. Peki nedir bu goji berry üzümü diye siz de benim gibi merak ettiyseniz yazımı okumaya devam edin. Aslında bu meyveyi ilk önce zayıflama reklamlarında gördüm. Bu meyve ile zayıflandığını iddia eden reklamları çok da kale almadığımı söylemeliyim. Sonrasında ise o kadar sık görmeye başladım ki bu goji berry üzümünü merak ettim ve araştırmaya başladım. Zayıflama reklamında çıksa da bu meyvenin faydaları saymakla bitmiyor.



Kırmızı renkli oldukça sulu ve tatlı bir tadı olan goji berry üzümü, Çin, Tibet ve Pekin bölgesinde yetişiyor. Tabii ki biz de buralardan ithal ediyoruz bu meyveyi. Ülkemizde taze olarak bulunmuyor, sadece kurutulmuş olarak ulaşabiliyoruz. Taze olarak bu kadar uzak yoldan gelmesi pek de mümkün değil. 

Goji berry mevyesinin içerisinde 21 farklı mineral ve 18 aminoasit bulunuyormuş. Ayrıca bol miktarda vitamin de içeriyormuş. Bu kadar çok iyi içerik barındırması bana pek de inandırıcı gelmedi açıkçası ama araştırmalarımdan bu sonuç çıktı. Ne kadar doğru bilemiyorum tabii ki. Mesela portakaldan daha fazla C vitamini içeriyormuş bu goji. Zaten canım portakal en çok C vitamini içeren meyve olarak bilinse de hep bir rakibi oldu. Daha önceki yıllarda da kivi ile kıyaslanmış, bu yarıştan kivi galip çıkmıştır. Ama tabii ki daha ulaşılabilir olması sebebiyle portakalın tahtını kimse alamadı C vitamini konusunda.

Bu goji berry havuçtan da daha fazla betakaroten içeriyormuş. Düşünsenize bir meyve ile hem C vitamini hem de betakaroten alıp combo yapabiliyorsunuz. Böylelikle portakal ve havucu beraber tüketmenize gerek kalmıyor. İki besinin içerisinde bulunan şekerden de kurtulmuş oluyor muyuz acaba sadece goji berry tüketsek.

Goji berry meyvesinin zayıflama için kullanılmasının nedeni ne derseniz, bu meyve antioksidan ve hızlı bir şekilde vücuttan ödem atmanıza neden oluyor. Ayrıca mineral ve vitamin bakımından zengin olduğu için vücudumuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri tek bir meyve ile aldığımız için iştahımız kapanıyormuş. Ekstra besin tüketmemize gerek kalmıyormuş. Goji berry bir de metabolizma hızımızı arttırıyormuş. 

Zayıflama amaçlı olarak ortaya çıkan her tür besine şüphe ile yaklaşan biri olarak bu meyveye de önyargılıyım açıkçası. Üstelik de ülkemizde yetişen pek çok güzel meyve varken neden yurtdışından bir meyve ithal edilir anlamış değilim. Bu trendler bir türlü bitmek bilmiyor maalesef. Goji berry üzümünü hiç denemedim ama kekremsi bir tadı olduğunu okudum. Zaten böyle ekşimsi tatları da sevmeyen biri olarak hiç de heveslenmedim goji berry'i almaya ve denemeye. Aranızda bu goji berry üzümünü deneyen ve faydalarından yararlandığını düşünenler varsa, bizi bilgilendirirlerse çok sevinirim. 
Devamını Oku »

20 Ocak 2016 Çarşamba

Avon - Tangle Teezer Tarak İncelemesi

20 Ocak 2016 Çarşamba
Avon marka olarak gün geçtikçe kendini yeniliyor. Avon'un bazı ürünlerini sevsem de bazılarıyla da anlaşamıyorum. Tangle Teezer tarak ise Avon'da satılmaya başlamış. Tabii ki duyar duymaz kendime bir tane aldım. Tangle Teezer tarakları Sephora'larda da satılıyor ancak Bursa'da bir Sephora mağazası olmadığından kendime alma şansım olmamıştı. Avon'da satılan Tangle Teezer tarakların tek bir olumsuz durumu var. Sadece pembe olan orijinalini alabiliyorsunuz. Tangle teezer tarakların çok daha fazla çeşidir var. 


Gerek youtube da gerekse bloglarda adından övgüyle bahsedilen ancak bir tarak için oldukça pahalı olan bu ürünü merak ediyordum doğrusu. Avon kataloglarında 40 TL'ye satılsa da Sephora mağazalarında daha fazla fiyata satılıyor. Bu kadar pahalı bir tarağın ne gibi bir özelliği var diye merak etmiştim hep. Bir tarağa da bu kadar para vermem diye büyük konuşmuştum. Bu tarağın en önemli özelliği dişlerinin yapısı. Büyüklü küçüklü dişleri sayesinde saçınızı taramakta çok başarılı. Youtube da bu tarak ile ilgili videolara bakarsanız hep zencileri göreceksiniz. Zencilerin o kıvır kıvır kargacık burgacık saçlarını nasıl açtığını görünce ne demek istediğimi anlayabilirsiniz.


Saçlarım boyalardan dolayı epey kurudu. Kuru olduğu için de düz olmasına rağmen çok karışıyor. Hatta uçlarındaki çatallanmalar nedeniyle de normal taraklarla tararken iyice kırılıyor ya da kopuyor. Tangle teezer tarak kullanmaya başladığımdan beri saçlarımı taramak eziyet olmaktan çıktı. Bu tarağın tararken saçları parlattığını da söyleyenler vardı. Bunu denemek için saçımın bir tarafını normal tarakla bir tarafını da Tangle Teezer ile taradım ve gerekten saçlarımı parlattığını gözlemledim. Tangle Teezer tarağın şekli sayesinde tutuşu da çok rahat. Aslında ben ilk elime aldığımda atları taradıkları kaşağıya benzettim. Çantada ya da seyahat sırasında kullanabileceğiniz daha küçük boyu da mevcut. Bu küçük boyların bir kapağı da var. Bu kapak sayesinde dişlerinin çantanızda veya bavulunuzda kırılması önleniyor.
Kullandıktan sonra vazgeçemeyeceğiniz bir tarak olacağına eminim ama yine de saçlarınız işlem görmemiş ve sağlıklı ise Tangle Teezer kullanmanıza gerek yok. Eğer saçlarınız işlem görmüş ve yıpranmış ise kesinlikle tavsiye ederim. Bir İngiliz kuaför tarafından tasarlanan Tangle Teezer tarağı aranızda kullanan var mı? Sizin tecrübeleriniz neler?


Devamını Oku »

18 Ocak 2016 Pazartesi

The Balm - Balm Desert Bronzer İncelemesi

18 Ocak 2016 Pazartesi
The Balm markasını sevmeyen yok sanırım artık. Her çıkardığı ürün karaborsa oluyor. Bir süre bulmak mümkün olmuyor. Balm Desert isimli bronzer da çıktığı bir süre karaborsaya düştü. Özellikle indirim dönemlerinde Gratis mağazalarında bir ürün bulmak mümkün olmuyor. İndirim zamanında bir ürün almak istiyorsanız indirimin ilk günü sabah erkenden gitmek gerekiyor. The Balm ürünlerini sevsem de indirim dışında almak için biraz pahalı buluyorum. Bu nedenle genellikle indirim zamanını bekliyorum.


Genellikle günlük makyajımda bronzer kullanmıyorum. Sabahları zor uyandığım ve de işe ancak kendimi götürebildiğimden makyajımı iş yerinde yapıyorum. Bu nedenle de bronzer kullanmak pek de pratik olmuyor benim için. Peki ben Balm Desert isimli bu bronzerı neden aldım? İşte bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum. Kozmetik aşkı işte bu olsa gerek. Balm Desert'ı neden aldığımı bilmesem de iyi ki almışım diyorum. Çünkü The Balm'ın diğer bronzerı Bahama Mama çok soğuk tonlu bir kahverengi olduğundan biraz fazla kaçırınca yüzünüzde çamura dönüşebiliyor. Balm Desert ise daha sıcak tonlu bir kahverengi olduğu için kullanması biraz daha rahat. Ambalajı ise klasik sağlık The Balm ambalajı olduğundan yanımda taşımaya çok müsait.


Balm Desert bronzer kullanım amacı da çok yönlü bence. Allık olarak da kullanılabilecek bir renk. Ayrıca tüm göz kapağına far olarak da kullanılabilir. Far olarak kullanacaksanız en güzel kullanım yeri crease bölgesi bana göre. Hemen her renk far uygulaması için geçiş rengi olarak kullanılabilir. Hem de göz makyajınıza bir sıcaklık katabilir.


Balm Desert bronzer pigment açısından başarılı ama hemen her The Balm ürününde olduğu gibi bu üründe de tozutma sorunu mevcut. Gerçi benim için bir sorun değil bu. Sadece ambalajlarımın çabuk kirlenmesine neden oluyor ki bu sorunu da arada bir temizleyerek halletmeye çalışıyorum. Yapısı mat gibi görünse de sanki hafif bakırımsı bir ışıltısı var. 6,39 gr'lık ürünün bitmesi çok uzun zaman alacaktır. Fiyatı ise 50 TL civarında yanlış bilmiyorsam ama indirim zamanı ben 27 TL'ye aldım. Dediğim gibi The Balm ürünlerini indirim dışında almak için pahalı buluyorum ama indirimlerle oldukça uygun fiyata geliyor. Siz The Balm Desert bronzerı nasıl buldunuz?

Devamını Oku »

15 Ocak 2016 Cuma

Mac Satin Ruj - Paramount İncelemesi

15 Ocak 2016 Cuma
Bu aralar nedense rujlara takılmış durumdayım. Özellikle de Mac rujlara. Daha öncesinde Kinda Sexy ve Viva Glam VI isimli rujlardan sonra 2 aylık aramalar sonucunda Paramount isimli ruju aldım. Mac'in Paramount ruju online sitesinde hala da stokta yok. 1 ay boyunca bıkmadan usanmadan her gün kontrol ettim stoğa girdi mi diye ama ne mümkün. Genellikle alışveriş yaptığım Mac mağazalarına da bir türlü gelmedi. Her mağazaya gittiğimde de sürüp denedim. Denedikçe da daha çok ister oldum. Neyse ki canım arkadaşım Güzellik Editörü bizim için bu ruju buldu da sonunda ben de rahatladım. 


Peki neydi bu ruju benim bu kadar istememdeki sebep. Öncelikle Mac'in satin serisindeki rujların yapıları çok güzel. Hem mata yakın bir duruşları var hem de mat rujlar kadar dudakları kurutmuyor ve günlük olarak rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Hem de rengi elimdeki pembe, şeftali, kırmızı gibi tonlardan daha farklı kiremit rengine benzeyen bir ton Paramount rengi. İçerisinde kahvelik barındırıyor ki bu da onu diğer bordo tonlardaki rujlardan ayırıyor. Mac rujlarının kalıcılıklarına da kefilim. Neredeyse 3-4 saat dudaklarımda kalıyor. Eğer bu rujlara uygun bir kalem ile altına baz oluşturursanız bu süreyi arttırmanız da mümkün.


Blog dünyasında çok popüler olan Mac'in rujları var. Örnek verecek olursak; Kinda Sexy, Mehr, Velvet Tedy, Ruby Woo bunlardan bazıları. Bu popüler olan rujlar aslında popülaritelerini hak ediyor ama yine de kıyıda köşede kalmış o kadar güzel rujları da var ki Mac'in. Bir Mac mağazasına girdiğimde gözlerim hep bu popüler isimleri arıyor. Artık rujları popülaritesine göre değerlendirmeyeceğim. Çünkü popüler diye aldığım bir renk aslında bana hiç de yakışmayan bir renk olabiliyor. Bu nedenle sizlere de önerim; Mac rujlarını alırken mağazada denemeniz. Hijyenik açıdan korkuyorsanız görevliden ruju sizin için dezenfekte etmesini isteyebilirsiniz. Alkol ile bu sorunu geyt güzel hallediyorlar. Ya da fırça ile size uygulama yapabilirler. Mac rujlarına 58 TL gibi bir fiyat veriyoruz. Böyle bir rakamı vermeden önce o rujun kesinlikle size uygun olup olmadığını değerlendirmelisiniz. 
Mac'in Paramount rujuna tekrar dönecek olursak; özellikle kış aylarının ruju olduğunu düşündüğüm satin yapıdaki kiremit rengi olan bu ruju çekmecenizde bulundurmalısınız bence. Siz de benim gibi nudelardan, pembelerden sıkıldıysanız ve farklı alternatifler arıyorsanız Paramount ruj tam size göre. Peki sizin kıyıda köşede kalmış ama çok güzel ve değerlendirilmeli dediğiniz bir Mac ruj var mı? 

Devamını Oku »

13 Ocak 2016 Çarşamba

Kadife Kıyafetler Nasıl Giyilir?

13 Ocak 2016 Çarşamba
 Kadife kıyafetler bazı dönemlerde görünür, bazı dönemlerde kaybolur. 2016 yılının kışında kadife kıyafetler tekrar yerini almaya başladı raflarda. Kadife aslında benim çok sevdiğim bir kumaş olmasına rağmen kadife kıyafet giymek ve kombinlemek oldukça zor. Bu yıl yine kadife kıyafetler moda olduğuna göre kadife kıyafetler nasıl giyilir gelin beraber bakalım.


Kadife kıyafet denilince benim aklıma öncelikle gece kıyafetleri geliyor aslında. Ancak kadife kıyafetleri günlük hayatımızda da oldukça rahat olarak giyebiliriz. Kadife pantolonlar kışın hem sizi daha sıcak tutacak hem de çok şık bir görünüme kavuşturacaktır. Kadife pantolonların böyle çizgi çizgi olan bir kumaştan olanları var ki ben onları hiç sevmiyorum.Düz olan kumaşlar bana göre daha şık ve daha rahat duruyorlar. Düz kumaş olan kadife pantolonları isterseniz bol isterseniz de dar olarak tercih edebilirsiniz.Yukarıdaki fotoğraftaki pantolonların ne kadar rahat olduğunu ve günlük kullanıma da çok uygun olduğunu görebilirsiniz.



Kadife elbiseleri de hem gündüz hem de gece giymek mümkün. Gündüz için daha kısa olanları gece için ise daha uzun olanları tercih edebilirsiniz. Yukarıda en sağdaki fotoğrafta olduğunu kadife elbise altına bir bot giyerseniz gündüz şıklığını, daha zarif bir stiletto giyerseniz de gece şıklığına ulaşabilirsiniz. Kadife kumaş giydiğim zaman ruhsal olarak da kendimi mutlu hissediyorum ben. Ruhuma da dokunuyor bu kumaş benim. Böyle hisseden bir tek ben miyim acaba bilemiyorum. 


Kadife kumaşlar beni böyle rahat ve mutlu hissettirdiğine göre bu parçaları her zaman üzerimde taşıyabilirim. Bu da kadife iç çamaşırlar sayesinde olabilir. Daha önce hiç kadife iç çamaşırı kullanmadım ama bu yazıyı hazırlarken gördüklerim çok hoşuma gitti. Biraz da vintage bir havası var bu parçaların. Tabii günlük olarak kullanımda özellikle de iç ortamlarda sıcak dolasıyla rahatsız eder mi acaba bilemedim. 
Kadife kıyafetleri giymek cesaret istiyormuş gibi görünse de bence herkese yakışabilir ve herkes rahatlıkla giyebilir. Kadife kumaşa en çok yakışan renkler zümrüt yeşili, bordo ve lacivert sanırım. Daha soft bir renk isterseniz de uçuk pembeyi tercih edebilirsiniz. Kadife kıyafetler giymekten korkmayın. Kadife kıyafetleri giydikçe alışacak sonrasında ise vazgeçilmez parçalarınız haline geleceğine eminim.
Devamını Oku »

3 Ocak 2016 Pazar

Catrice - Sunrose Avenue Allık İncelemesi

3 Ocak 2016 Pazar
Catrice markası Rossman sayesinde ülkemize geldi. Ülkemize gelmeden önce de youtube da gördüğüm ve merak ettiğim bir markaydı. Özellikle Catrice far ve allıklarının görüntülerini ve ambalajlarının duruluğunu çok beğenmiştir. Şeffaf ve sade ambajlar çok hoşuma gitmişti. Dolayısıyla ülkemizde satışa sunulmasını dört gözle beklediğim bir markaydı Catrice. Markanın ülkemize gelmesi ve aynı zamanda Bursa'ya Rossman açılması aynı zamana denk geldiği için de ayrı bir sevindim. Eğer Rossman Bursa'ya mağaza açmasaydı bu güzelliklere kavuşmam biraz daha zaman alabilirdi. Şimdi yazımın konusu olan Catrice Sunrose Avenue isimli allığa beraber yakından bakalım.


Standı incelerken ilk anda dikkatimi çeken bir allık oldu Sunrose Avenue. Hem rengi hem de ambalajındaki duruşuna hayran kaldım. Özellikle fazla pembe olan allıkları çok sevmediğimden bu allığın tonu çok hoşuma gitti. Pembe alt tonu olmasına rağmen hafif de şeftalimsi bir rengi olduğunu düşünüyorum. Mağazada dener denemez hemen sepete attım.



İçerisinde hafif ışıltılar barındıran, mat olmayan bir allık bu. Yapısı toz toz olmadığı ve de aşırı pigmentli olmadığı için uygulaması da oldukça kolay. Pigmentinin az olması benim için çok daha iyi. Çünkü ben allıkları bol kepçeden uygulamasını seviyorum ve aşırı pigmentli allıklarla başa çıkmak daha zor oluyor benim için. Rengini hafif verdiği için kat kat uygulayarak istediğim duruşu daha kolay elde ediyorum.


Catrice Sunrose Avenue allık içerisinde herhangi bir sim barındırmıyor ama oldukça güzel bir yansıması var ve bence cildi inanılmaz canlı ve aydınlık gösteriyor. Dolayısıyla da günlük kullanıma ve hemen her makyaja uyum sağlayabilecek bir allık. Sert pleksi ambalajı da oldukça sağlam ve çantada taşımaya uygun. Böylelikle gün içerisinde rahatlıkla tazeleyebilirsiniz. İçeriğinde ise E vitamini olması aynı zamanda yağ içermeyen "oil free" bir ürün olması da bana göre en büyük artısı.
Peki bu kadar övgü dolu kelimelerden sonra bu allığın fiyatını merak ettiniz mi? 14,5 TL gibi indirimsiz olarak ulaşabileceğiniz bir fiyatı var. Bana oldukça uygun geldi ki bir de indirim zamanı alınırsa tadından yenmez.

Catrice'in bu seri allıklarının ben çok sevdim ve sanırım farklı bir kaç rengine daha bakacağım. Sunrose Avenue rengi ilk etapta kalbimi çalsa da internetten incelediğim Rose Royce rengine de bayıldığımı söylemem gerekir. İlk fırsatta ona da bakacağım. Peki siz Catrice ürünlerini denediniz mi? En çok hangilerinden memnun kaldınız?

Devamını Oku »

2 Ocak 2016 Cumartesi

Farmasi - Dr. C. Tuna Ayak Bakım Peelingi

2 Ocak 2016 Cumartesi
Farmasi markasına ait alt marka ola Dr. C. Tuna ürünlerinden biri olan ayak bakım peelingini  inceleyeceğim bu yazımda. Farmasi markasını kullanmayı seven biri olduğumu söylemeliyim. Özellikle bazı ürünleri benim için bittikçe alınacaklar listesine girdi bile. Kış aylarında olduğumuz için ben de dahil pek çoğumuz ayak bakımımızı ihmal ediyoruz. Yaz aylarında açık ayakkabılar nedeniyle ayaklarımızın daha fazla bir bakıma ihtiyacı olduğu aşikar ama kış aylarında da ayaklarımızı unutmamalıyız. 

dr c tuna ayak bakim peelingi


Ayaklarımıza bakım yaparken sadece krem kullanmak yetmiyor bazen. Ayaklarımızdaki  ölü deriden de arınmak gerekiyor. Bunun için de peelingler en iyi bakım ürünleridir. Farmasi'nin bu ürünü de ölü deriden arınmak için üretilmiş. İçerisindeki allantoin sayesinde cilt yenilenmesini desteklemektedir. Climbazol cilt problemlerinden koruyucu bir maddedir. Adaçayı ekstraktı da içeriğindeki başka bir madde. Adaçayı da hem koku önleyici hem de nemlendirici olarak görev yapıyor. 
Kullanımı: Hafif nemli olan ayaklarınıza masaj yaparak uygulanıyor. Uygulama sonrasında durulanması gerekiyor.
Farmasi Dr. C. Tuna ayak bakım peelingi hakkındaki düşünceme gelecek olursak; aslında uygulama sırasında ve hemen sonrasında yarattığı hissi sevdim. Ancak yeteri kadar ölü derilerden kurtaramıyor. Rutin kullanımıma girecek bir ürün olduğunu düşünmüyorum. Bunun sebebi ise ürünün kötü olması değil, sadece aynı işlevi gören pek çok ürün var ve ben yeni ürünler denemeyi seviyorum. Bu ürünün katalog indirimsiz fiyatı 17,5 TL ancak indirimlerle 8-9 TL'ye kadar düşünüyor. İndirimsiz fiyatı kesinlikle pahalı ancak indirimlerde alıp deneyebilirsiniz. 

Devamını Oku »